Beyefendi, porselen dişlerinin göstererek gülüyor, aylardır dilinden düşürmediği o cümleyi tekrar ediyor, paraya yakın olanların mezara uzak olacakları gibi bir genellemeyi uzattıkça uzatıyor, salon penceresinden gözüken çitlembikleri seyredip kuru, korkutucu parmaklarını göbeksiz karnında gezdiriyorken, misafirinin elini paltosunun cebine götürdüğünü, oradan gümüş bir tabaka ve okkalı bir muhtar çakmağı çıkardığını, çakmağı sehpaya bıraktıktan sonra tabakayı usulca açıp içinden çıkardığı bir gü ...