Birden irkildi, sağma soluna şaşkın şaşkın bakındı. Yanında kimsecikler yoktu. Saçlarını parmaklarıyla karıştırarak düşünmeye başladı. Mendiliyle gözlerini sildi. Güneşe baktı. Neredeyse güneş batmak üzereydi. Vaktin geçtiğini anladı. Fakat oturduğundan beri aklından geçenleri ayık olarak mı yoksa rüyasında mı gördüğünü hâlâ ayıramadı, biraz daha düşündü. Baktı ki ayıramayacak, “ister rüyamda, ister ayık hâlimde olsun gerçeği bu ya.” Mırıldandı ve kalktı. Mecalsiz mecalsiz evin yolunu tuttu. Kaf ...