"Böyle bir akşamüstü; Serra'nın ismini unuttuğum arkadaşını hatırladığımda, bir tahta parçasının üstünde iki dakikadır oturuyordum ve tatlı bir gece istirahatinin yaklaştığından emindim... Aniden, son nefesimi -derhal- onun ellerinde veresim geldi; anlamım buydu! -Her nedense- sırt üstü yere uzanmış halde; o ise dizlerinin üstünde, başıma dönük oturmuş halde... Dünya hayatımda tadabileceğim en büyük ve tek şımarıklık vesilesi olarak... Asla konuşmadığım ve konuşmayacağım halde bana en yakın kişi ...