Eseri okuduğumda karşıma çıkan insancıkların sahiciliği beni epeyce şaşırtmıştı. Gâvur Çiğdemi kafalı sarışın çocuk, akıl satan tüccar, bakmaya utanan güvercin, düş biriktiren İbrahim ben olmuştum. Fincancı katırlarına binip, patika yollarda eksik cümleler tamirhanesinin önünden geçerek günlük işler taksimatı yapmaya başlamıştım. Yolculuk tünellerinin engelini aşmış elimde rızasız derilen bir gülle, ağzımın kıyısında teneffüs sevincinin kıvrımları, yüzümdeki tebessüm maskesini söküp atmıştım. Ah ...