Şeyho, lal taşına bakar gözlerinde:
- Lal taşında gezer gibisin. Güvercinleri de Nuh misali uçuruyorsun. Söyler misin şimdi Ferat’ım, senin bu
yüzüğün hamur, mum işi değil, belli. Ferhat, Şirin’i kayaya çizdi, resmine baka baka külüngünü dağa
vuruyordu. Sen, hangi resme baktın da bunu taktın? Hangi dağı delmedesin? Bedesten Dağı’ndan boşuna
almadın bu lal taşını, alıp da altına sırdaş etmedin. Lal taşı takanın yeri taşlık, dağlık yer olur. Ben çok yer
gezdim, çok in ...