Kentler, bir yerleşim yeri ve yaşam alanı olarak sosyolojik açıdan derin farklılıkları, çelişkileri ve eşitsizlikleri barındırır. Mezopotamya’dan itibaren toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, ataerkil toplum ve devlet yapılarıyla birlikte kentlerin bir parçası olmuştur. Kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar, toplumsal iş bölümü ve mekânsal ayrışmaların eril inşasıyla eşitsiz ve hiyerarşik farklılıklara dönüştürürken kenti devletle ve kamusallıkla özdeşleştirmiştir. Kadınlar ise kentte d ...