İstanbul, tıpkı zümrüdüanka gibi küllerinden tekrar tekrar doğan bir tarihî süreçten geçerek bugünlere geldi. Sahip olduğu coğrafî üstünlük, tarihî derinlik ve kültürel zenginlik, her çöküş sonrasında şehrin yeniden toparlanmasını sağladı. Bir zamanların balıkçı kasabası, Romalıların elinde caput mundiye dönüşürken, Osmanlı medeniyeti onu bir saadet kapısına dönüştürdü.
Şehir, her ne kadar son yüz elli yıl içinde sürekli zemin kaybetmişse de yirminci asrın sonlarından itibaren, küresel şe ...