´Romana dönüşen bu mektupların doğası üzerine fikir yürütmem istenirse, onları ´aşk mektupları´ diye niteleme yolunu açık bırakırım. Ama oldukça geniş bir anlamda. Çünkü aşkın alanı öylesine uçsuz bucaksızdır ki, çoğu kez hınç, küskünlük, özlem, esef gibi bilinmeyen ve görünürde ona ait olmayan alanlarla sınırdaş olur. Bunlar, yazmaya başladığım mektupların göndericileri olan kişilerin, yollarını şaşırmış bir halde içinde dönüp dolaştıkları alanlardır. Ve romanın son kişisine, ömrünü başkalarını ...