“Erzurum’un İstanbul kapısı muazzam bir kalabalıktan görünmez hale gelmişti. Bir bando ve ihtiram müfrezesi resmi selamı ifa etmek üzere vaziyet almıştı. Ve diyebilirim ki, mübalağasız Erzurum’un bütün halkı da Mustafa Kemal’i bir milli sır ve şuurun sezişleri içinde karşılamaya dökülmüştü. Kendisini ilk defa tanıdığım gibi ilk defa da dinliyordum. Hal ve hareketleri gibi dinamik, gür, çınlayan bir sesi vardı. Kısa görüşmesini bitirirken: Vatanı tazyiki altında tutan felaket ve musibetleri behem ...