Büyük anlatılar öldü, artık kullanıcıya özel üretilen hikâyelerle sarılı etrafımız. Büyüsünü yitiren ama kullanıcı verilerinin yeniden
yorumlanmasıyla efsunlanan bir zamandayız. Dijitalliğin her şeyi değiştirdiği konuşulsa da sanata ne yaptığını çok az soruyoruz. Sanatın
özünü dönüştüremeyen bir dijitallik hayatın anlamına dokunabilir mi? Bilginin her yerde olmasından ziyade, muhatabına nasıl ulaştığı,
düşünce kalıplarını şekillendirmez mi? Hakikat sonrası zamanlarda habere mi ...