‘‘...Öyle sevindim ki seni görünce” diye sarıldı ellerine. “Yitik zamanlardaki kayıp AŞK’ımı bulmuşum gibi... Ellerindeki şifa veren ışığa ne
kadar da muhtaçmışım. Yokluğunda azaba düştüm. Ben ettim, sen eyleme muhterem şeyhim, bana AŞK’ı yeniden öğret, ne olur.” diye
yalvarınca: “AŞK öğretilemediği gibi öğrenilmez de evlat.” diye başladı. “Bana sorarsan,” diye devam etti: “AŞK ateşe düşmek, yanmaktır.
Ateş de azabın asıl adıdır. Azabın da bir ilmi vardır. Bilmeyene bildirmek, ...