Ardına bakmadan, kimseyi düşünmeden, kalanları beklemeden gidiş... Bu söz babanın yüreğini ağırlaştırıyordu sürekli. Şimdi daha iyi hatırladı kulağında çınlayan bu sesi ve bu sesin etkisini. Başından geçenleri bir bir hatırlamaya başlıyordu bu sesler ve avuç avuç yerine yerleştirdiği o toprak sayesinde… Babanın bir eli evladında bir eli de cebinde taşıdığı o rengârenk taşta idi. Aklı ise o rengârenk dostundan duyduğu sözlerde: Ardına bakmadan, kimseyi düşünmeden, kalanları beklemeden gidiş…