“‘İnsan yaşadığı yere benzer’ demiş Cansever. Şüphesiz ki sanatçı gıdasını, yaşadığı coğrafyadan alır. Beslendiği mitlere, hikâyelere, anlatılara, içinde yaşadığı kültürel ortama zamanla o kadar benzemeye başlar ki, iç içe olur ve giderek onlara dönüşür. Bu diyalektik süreçte kendini yeniden üreterek yaşadığı coğrafyanın dili, kültürü, sesi, nefesi, gözü kulağı olur. İbn-i Haldun’un ‘coğrafya kaderdir’ söylemini tersyüz ederek ‘kader’ini değiştirmeye yönelir.” İşte Antakya’da dünyaya gelip, yere ...